MODERNİTE VE RÖLATİF BİREY

Akıl, hakikat, özgtürlük, öznellik, estetik, etik, haz, oyun, düş, mekan, simge, fantazi, temsil, birey, kimlik, kültür, libido, süper ego, ulus, devlet, ülke, ampirizm, deneycilik, nominalizm, ontoloji, fonomenolojji, işlevcilik, yapısalcılık, semioloji, ve. ilh.

Hukuk devleti, adalet,insan hakları, cumhuriyet, demokrasi, ve daha nice yüce idealler.

Bize miras kalan ve sürekli maruz kaldığımız kavramlardan bazıları. Hangisini seçeceğiz ve seçmekle bu dünyaya karşı konumumuz-tavrımız nasıl saptanacak.

Burada temel sorun, sınırsız sayıdaki seçenekleri yaratan, seçenin kendisi değilse zaten nasıl bir özgürlüğün söz konusu olabileceğidir.

Ayrıca bir karakolda polis sizi yakanızdan tutup çıplak bedeninizi salladığında, veya kilisede papaz tüm benliğinizi bir çırpıda sarstığında bunca yüksek ideallerinizin ve kendiniz için özenle seçtiğiniz kavramların ne önemi olabilir. Ne önemi olabilir sözcüklerin bilincinin.

Yahut da, tüm önemli düşüncelerinizi büyük bir hayran kitlesine anlattığınız bir seminerden eve dönüşte, eşinizin kapanmış bakkaldan alınmayan çay için sizi bir marmelat gibi haşladığında bu düşünceleriniz sizi ne duruma düşürebilir.

Veya, mannesmain marka bir kepçenin elli santim sağa kayması sonucu, ayağının altından kayan toprakla birlikte parçalanan bedenini nakliye kamyonunun içindeki mucurlarla bir gören gören işçinin, tüm izbe evlerde soğuk nemli gecelerde yoldaşlarına anlattığı o sınıf bilinci ve emek sömürüsünün ne anlamı olabilir.

Ve yahut da ,kafanızda 25 yıl boyunca kendi varoluşunuz adına kurduğunuz integral hesabı ile felsefi metinlerin, yanınızdan geçen bir treyler rüzgarıyla devrilen nazik bedeninize ne faydası olabilir.

Bağdat'da bir hawk füzesinin her an tenine yalınkılıç galebe çalacağı anne kucağındaki çocuğa, bereketli memelerin ne faydası olabilir. Ne yararı olabilir anne sütünün protein değeri üzerine yazılan anatomi kitaplarının; top sakallı, pipoIu tıp bilginlerinin.

Aksam namazında iki guluvallah bir ehram ile sığınılan ilahi adalet; izci takımına trampet parası isteyen çocuğu ne derecede teskin edebilir.

İşte modernite budur. İçinde yaşadığımız ve tüm yaşam bilincimizi oluşturan kavramları borçlu olduğumuz kutsanan çağ. Bütün bunlar kendi kıllı kolları ve bacakları üzerinde yaşamak istemekten başka, sadece doğmuş olduğu için bu canı bu tende korumaktan başka çaresi olmayan insanın seçtiği değil, zorunlu olarak maruz kaldığı bir durumdur. Zira trampet çalmaktadır ve çocuğunuz vardır.

Birahanede ömründe bir defa, bir defa duygulanıp kavga çıkaran John'un sicil kaydına düşülen nottan dolayı ömür boyu işsiz kaldığı, kredilerinin kesildiği, çocuklarının kolej kaydının silindiği dünyada, insanı önemseyen ve ömrünü uzatan protezlerin ve organ nakillerinin ne anlamı olabilir.

Ceza hukuğu profesörlerinin rapoları ve güvencesi bulunan yargıçlarca uygulanan yasaların saygınlığı karşısında sizi mahkum eden vahşi bir açlık duygusu ile estetize ettiğiniz yalın gerçeklik metninin ne önemi olabilir.

Modernite işte bu: Yaygın korkuyla eklemlenmiş insan hayatının fazla önemsenmesi. İşsizlik korkusuyla onuru şefi tarafından onlarca kez ayaklar altına alınanın, onuru bir kez defa rencide edildiğinde bile ölmek ya da öldürmek amacıyla palasına çeken bedevi Ebul Abdullah'tan fazla önemsenen yaşamının neresi önemlidir.

Modernizmin temel sonuçlanndan biri insanın rolatifleşmesidir; uzun yaşayan ama, soyut, yalın, güçsüz, çaresiz ve başeğmiş bir insan olarak.

İsmet Özel'ın aşağıdaki dizeleri sorunun izahi gibidir:

" Saframızla kesemizi birleştiren anatomi bilgisi,

Hadim tarih, kundakçı matematik, geri kafalı gramer,

evet bunlar gizlice örgütlenerek alnımıza

verem ölmek üretimi düşürür ibaresini çizer"

Bugün birey tam anlamı ile dünyaya yalnız başına "atılmışlık" durumunu yaşamaktadır ve diğer taraftan yüce idealler her gün yeniden üretilmektedir.

Bu şerait içinde sorunun doğru konulması neyi açımlar.

SORUN ALABİLDİĞİNE YANLIŞ KONULMALIDIR. Çünkü insanın bugünkü vardığı nokta hiçlik ile izah edilebilir. Oysa hiçlikten varoluşa uzanan bir çizgi de vardır.